
SİTE İÇİ ARAMA
"" için 11 öge bulundu
- SPK Lisansları
· Sermaye Piyasası Faaliyetleri Düzey 1 Lisansı · Sermaye Piyasası Faaliyetleri Düzey 2 Lisansı · Sermaye Piyasası Faaliyetleri Düzey 3 Lisansı · Türev Araçlar Lisansı · Kredi Derecelendirme Lisansı · Kurumsal Yönetim Derecelendirme Lisansı · Konut Değerleme Lisansı · Gayrimenkul Değerleme Lisansı · Bilgi Sistemleri Bağımsız Denetim Lisansı Sermaye Piyasası Kurulunun (Kurul), Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar için Lisanslama ve Sicil Tutmaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’inin “Lisans Gerektiren Unvan ve Görevler” başlıklı 25’inci maddesi kapsamında Kurulun ilgili düzenlemelerinde aksi belirlenmedikçe, sermaye piyasası kurumlarında ve halka açık ortaklıklarda “Lisans Gerektiren Unvan ve Görevler” tablosunda belirlenen unvan ve görevlerde veya bunlara eşdeğer unvan ve görevlerde çalışacak kişilerin, bu tabloda belirlenen lisanslara sahip olmaları gerekmektedir. (Değişik:RG-23/7/2020-31194) Ek-1 Lisans Alma Şartları Belirli bir lisansın alınabilmesi için belirlenmiş okul düzeyinde mezuniyet şartının sağlanması ve ilgili lisans sınavında başarılı olunması gerekmektedir. Lisanslama sınavlarından başarılı olmak için; Sınav konularının her birinden 100 üzerinden en az 50 alınması, Tüm sınav konularından alınan notların aritmetik ortalamasının en az 60 olması, gerekmektedir. Sermaye Piyasası Faaliyetleri Düzey 1 Lisansı ve Konut Değerleme Lisansı için en az 2 yıllık yükseköğretim düzeyinde, diğer tüm lisanslar için ise en az 4 yıllık yükseköğretim düzeyinde mezun olunması şarttır. Lisanslama sınavlarından başarılı olan adayların lisans belgesini alabilmelerine ilişkin son bir tarih bulunmamaktadır. Başvuru Süreci Lisans Başvuru İşlemleri Lisanslama sınavlarından başarılı olan kişilerin lisans belgelerini alabilmeleri için SPL Başvuru Sistemi (SBS)’ne giriş yaparak başvurularını tamamlamaları gerekmektedir. Askıda olan lisanslar için lisans belgesi düzenlenmez. Lisans başvurusunda bulunurken lisansın askıda olmaması gerekmekte olup, ayrıca lisans başvurusu yapıldıktan sonra lisansın askıya alınması halinde ise lisansın düzenlenebilmesi için ilgili lisansın yenileme eğitiminin tamamlanması zorunludur. Başvuruya ilişkin işlem adımları aşağıda verilmiştir; 1.SBS üzerinden giriş yapıldıktan sonra “Lisanslarım” sekmesine tıklanır. 2.Başvurulmak istenen lisansın yanında yer alan “Lisansa Başvur” butonuna tıklanarak başvuru işlemi başlatılır. 3.“Lisans Belgesi Teslimat Tercihiniz” kısmından lisansın teslim alınacağı seçenek belirlenir. 4.“Mezuniyet Bilgileri” bölümünden gerekli bilgiler girilir ve “Mezuniyet Belgesi Yükle” butonuna tıklanarak e-Devlet uygulaması üzerinden temin edilen barkodlu Mezun Belgesi* sisteme yüklenir. 5.Başvuru Beyan Formu ve yüklenen evrak SMS onay kodu girilerek elektronik olarak onaylanır. 6.Ödeme adımına geçilerek gerekli lisans başvuru ücreti kredi kartı/banka kartı ile ödeme işlemi yapılır. 7.Ödeme işlemi başarıyla gerçekleştirilip “Lisans Başvurunuz Alındı” mesajı görüldükten sonra başvuru işlemi tamamlanır. Bu aşamadan sonra Kuruluşumuza herhangi bir evrak gönderilmez. *Mezun Belgesi’ni e-Devlet’ten temin edemeyen adayların, yükseköğretim mezuniyet durumunu gösteren diplomalarının noter onaylı örneğini Kuruluşumuza sunmaları gerekmektedir.
- New Firms
The Rise of New Firms: Driving Innovation and Economic Growth In today’s dynamic and rapidly evolving global economy, new firms play a crucial role in fostering innovation, creating jobs, and driving economic growth. These startups and emerging companies inject fresh ideas, technologies, and business models into industries, disrupting traditional practices and setting new standards for competition. While starting a new firm comes with its fair share of challenges, it also offers boundless opportunities for entrepreneurs, investors, and society as a whole. Innovation and Disruption One of the most significant contributions of new firms is their ability to innovate. Unlike established companies that may have entrenched processes, new firms are often more agile and flexible, which allows them to think outside the box and bring creative solutions to market. Whether it's a tech startup introducing a revolutionary app or a new restaurant offering a unique dining experience, these firms break away from the status quo. In doing so, they often challenge the way existing businesses operate, forcing the industry to adapt, improve, or risk becoming obsolete. Take, for example, the emergence of companies like Uber and Airbnb. These platforms disrupted traditional industries—taxicabs and the hospitality sector—by leveraging technology and creating new business models. The success of such firms shows how new businesses can reshape entire markets and how existing companies must innovate to keep pace. Job Creation Another key benefit of new firms is their potential to create jobs. In many economies, particularly in the early stages of economic development, small businesses and startups are major contributors to employment. These firms require a wide range of workers, from skilled professionals to manual laborers, thereby providing employment opportunities across various sectors. New firms can also help reduce unemployment rates by offering positions in emerging fields, such as artificial intelligence, renewable energy, and biotechnology. As these companies expand, they often create a ripple effect, fostering additional job growth in related industries such as logistics, marketing, and customer service. Economic Growth The growth of new firms is also critical to the broader economy. Small businesses are often the backbone of many economies, contributing significantly to GDP. As new firms grow and expand, they generate new revenue streams and increase the demand for goods and services. This, in turn, stimulates economic activity and creates a more vibrant business environment. Additionally, successful new firms often attract investment from venture capitalists, angel investors, and financial institutions, further fueling economic expansion. Governments recognize the importance of fostering entrepreneurship, and many have implemented policies and initiatives to support new firms. These might include tax incentives, grants, or reduced regulatory burdens to make it easier for entrepreneurs to start and grow their businesses. By nurturing an environment that encourages innovation and risk-taking, governments can help ensure long-term economic prosperity. Challenges Faced by New Firms Despite their potential, new firms face significant challenges that can impede their success. Access to capital is often one of the most pressing issues, as many entrepreneurs struggle to secure financing in the early stages of their ventures. Without sufficient funding, a new firm may find it difficult to cover operational costs, develop products, or scale up. Additionally, new firms often encounter stiff competition, not just from other startups but also from larger, more established players. This can make it difficult to capture market share and establish a loyal customer base. Navigating regulatory hurdles and managing business operations effectively are also common challenges that can make or break a new firm. Conclusion In conclusion, new firms are a vital part of the global economy. They drive innovation, create jobs, and contribute to economic growth. While the road to success can be challenging, the rewards for entrepreneurs, investors, and society at large can be immense. By supporting and encouraging the creation of new businesses, we can foster a more dynamic, competitive, and prosperous world. As industries continue to evolve, new firms will remain at the forefront of change, pushing the boundaries of what’s possible and shaping the future of business.
- Şirket Kuruluş Adımları Beyanname
ŞİRKET KURULUŞ ADIMLARI Kuruluş Yerinin Önemi Şirket Türünün Belirlenmesi Kuruluş Öncesi Hazırlıklar Kuruluş Öncesi Unvan Belirlemede Dikkat Edilecek Hususlar Kuruluş Öncesi Ana Sözleşme Süreci Sermayenin Bloke Edilmesi Nace Kodunun Önemi Şirketinizin Tescil ve İlan Süreci İmza Sirküleri Süreci Vergi Levhası Oluşturma Süreci SGK ve Bağkur Dosyası Açma Süreci Kuruluş Maliyeti Gider Kalemleri ve Tutarları BEYANNAME Beyanname, vergi borçlarının tutarını hesaplamak için mükellefler tarafından, vergi kanunlarında belirlenen dönemlerde vergi dairelerine iletilen yazılı bildirilere denir. MUHTASAR BEYANNAME NASIL OLUŞUR ? İşverenler ya da vergi tevkifatı yapan diğer şahıslarca, kesilen vergilerin matrahlarıyla beraber vergi dairesine beyan edilmesi ile oluşur. Muhtasar Beyannamede stopaj usulü vergilendirme söz konusu olduğundan vergi, esas borçlunun yerine vergi sorumlusundan istenir.
- HIT30 Yüksek Teknoloji
HIT-30 YÜKSEK TEKNOLOJİ YATIRIM PROGRAMI Türkiye’nin teknolojik altyapısını güçlendirme ve yüksek teknolojiye dayalı yatırımları artırma amacını taşıyan bir girişim olarak dikkat çekiyor. Ek olarak, Türkiye tarihinin en büyük ölçekli teşvik programı olma özelliğini taşıyor. HIT-30 Programı, özellikle yüksek teknolojiye dayalı sektörlerdeki yatırımları teşvik ederek, Türkiye’nin global arenada rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Programın temel amacı, yüksek teknoloji üretim kapasitesini artırmak, yerli ve milli üretimi teşvik etmek ve ülkenin teknolojik bağımsızlığını güçlendirmektir. Bu kapsamda, HIT-30 Programı, ileri teknoloji içeren projelere ve bu projeleri hayata geçirecek firmalara sağlanacak mali desteklerle bu hedeflere ulaşmayı planlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı tanıtımda, HIT-30’un Türkiye tarihinin en büyük ölçekli teşvik programı olduğunu belirterek, program kapsamında ayrılan bütçenin ileri teknoloji içeren projelere doğrudan destek olarak kullanılacağını ve Programın Türkiye'nin teknolojik ilerlemesine büyük katkı sağlayacağını ifade ettiler. 2030 yılına kadar 30 milyar dolarlık bir destek sağlanacağı belirtildi. Proje bazlı teşvikler kapsamında yeni açıklanacak çağrılara baktığımızda; Elektrikli Araçlar, Güneş Enerjisi (Hücre) Rüzgâr Enerjisi, Batarya Üretimi, Çip Üretimi ve AR-GE yer alıyor. Çağrıların içerikleri ayrıca yayımlanacak. Önümüzdeki dönemde veri merkezi ve yeşil hidrojen çağrılarını da ayrıca bekliyoruz. Program kapsamında sağlanacak teşviklere baktığımızda çağrılara göre değişiklik gösterecek nakit destekler ve hibe programları, sermaye katkısı, vergi indirimleri, faiz destekleri, personel giderlerine yönelik destek gibi çeşitli finansal araçlar bulunuyor. Ayrıca, proje özelinde belirli sayıdaki araçlar için sağlanacak gümrük vergisi muafiyeti elektrikli araçlar yatırımları için dikkat çekiyor. HIT-30 Programı’nın tanıtımında, programın Türkiye'nin yüksek teknoloji alanında global bir oyuncu olma yolunda önemli bir adım olduğu vurgulanarak, programın sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda toplumsal refah ve istihdam açısından da büyük önem taşıdığı belirtildi. Özellikle genç nüfusun teknoloji alanında istihdam edilmesinin, ülkenin gelecekteki refah düzeyine büyük katkı sağlayacağı ifade edildi. HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı, Türkiye’nin teknoloji alanında dünya çapında rekabet edebilir bir seviyeye gelmesini hedefliyor. HIT-30 Programı Türkiye'nin gelişen küresel teknolojiler alanında önemli bir üretim merkezi olarak konumlanma ve bu teknolojilerde söz sahibi olma vizyonu doğrultusunda önemli bir adım olarak değerlendirilmekte olup, yatırım ve üretim ortamında yaratacağı olumlu etkilerin orta-uzun vadede daha net gözlemleneceği beklenmektedir. Şeffaf, hesap verilebilir ve tüm dünyada tanınan bir enstrüman olması nedeniyle yatırımcıya, finansöre güven verip onları çekebilmesi, borçlanma sınırlamaları nedeniyle sermayesinin güçlü ve likit olması, değişik gayrimenkul türlerine sahip bir portföy yönetebilmesi dolayısıyla riski minimize edebilmesi ve ülke vergi otoritesine çok önemli emsaller yaratabilmesi gibi özellikleri ile sermaye piyasalarının gayrimenkul enstrümanı açısından olmazsa olmaz bir oyuncusu olan GYO’ların ülkemizde daha da gelişip, çoğalması için desteklenmesinin önemli olduğunu, halihazırda 48’e ulaşan GYO sayısının çok daha artmasının ekonomiye çok önemli bir katkı sağlayacaktır.
- Vergi Cezaları
VERGİ CEZALARI 577 sıra no.lu VUK Tebliği ile 01.01.2025 tarihinden itibaren geçerli olan ceza miktarlarından genel olarak bahsetmektir. Vergi ziyaı cezaları Vergi Ziyaı, Vergi Usul Kanunu (VUK) md. 341’de şöyle tanımlanmıştır: “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.” Vergi Usul Kanunu (VUK) md. 344 uyarınca, vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan verginin 1 katı tutarındadır. Maddede vergi ziyaına VUK 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın 3 kat, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için (Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere) bu madde uyarınca kesilecek cezanın %50 oranında uygulanacağı belirtiliyor. Ana ilke bu olmakla birlikte, vergi ziyaı cezasının farklı şekillerde uygulandığı durumlar da olabilmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) md. 13’te şöyle denilmektedir: “Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmiş olması kaydıyla, örtülü olarak dağıtılan kazanç nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik tahakkuk ettirilmiş vergiler için vergi ziyaı cezası (Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi hali hariç) %50 indirimli olarak uygulanır” Transfer Fiyatlandırması Tebliği’nin 7’nci bölümünde “belgelendirme” yükümlülüğü kapsamında neyin anlaşılması gerektiği açıklanmaktadır. Ana ilkeden bir diğer sapma da VUK md. 370’de belirtilen “izaha davet” söz konusu olduğunda gündeme gelmektedir. Maddede, izahın yeterli bulunmaması halinde, değerlendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde, beyannamelerin verilmesi/tamamlanması ve ödemesi süresi geçmiş vergilerin ödemenin geciktiği her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanun md. 51’de belirtilen nispette uygulanacak bir zamla aynı sürede ödenmesi şartıyla, “vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan vergi üzerinden %20 oranında kesilir” denilmektedir. 7524 sayılı Kanun ile de vergi ziyaı cezasının uygulaması ile ilgili bir farklılık getirilmiştir ve md. 344’e aşağıdaki son fıkra eklenmiştir: “Vergi kanunlarına göre mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği halde bu zorunluluğa uyulmaksızın vergi dairesinin ıttılaı dışında ticari, zirai veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda, birinci, ikinci ve üçüncü fıkralara göre kesilecek vergi ziyaı cezası %50 artırılarak uygulanır.” Vergi Dairesi, XYZ A.Ş.’ye enflasyon muhasebe kayıtları ile ilgili bir izaha davet yazısı göndermiştir. Şirket endekslerle ilgili bir hata yaptığını fark etmiş, bunu Vergi Dairesi’ne açıklamış, gerekli düzeltmeleri yapmış ve eksik tahakkuk eden 200.000 TRY vergiyi, gecikme faizi ile birlikte ödemiştir 30 gün içinde. Bu durumda şirkete kesilecek vergi ziyaı cezası, 200.000 TRY’nin %20’si oranında yani 40.000 TRY olarak öngörülecektir. İlerleyen aylarda XYZ A.Ş. vergi denetimine tabi tutulmuş ve vergi denetim raporunda iki husus eleştirilmiştir: İlk eleştiri şirketin iştigal konusu/ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili olmayan bir giderin yanlışlıkla şirket kayıtlarına intikali nedeniyle 50.000 TRY verginin ziyaa uğratılması ile ilgilidir. Vergi denetim raporunda bu tutar ile ilgili olarak 1 kat tutarında yani 50.000 TRY vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği belirtilmiştir. İkinci eleştiri ise şirketin, ilişkili grup şirketi ile emsaline nazaran farklı ücretlerle/fiyatlarla işlem yaptığı için 300.000 TRY tutarında vergiyi, ziyaa uğrattığı tespitidir. Şirket, yıllık transfer fiyatlandırması raporu, ülke bazlı raporlamaya ilişkin bildirim formu gibi bildirimleri/raporları zamanında hazırlamış ve sunmuştur. Dolayısıyla bu tespite ilişkin vergi ziyaı cezası %50 indirimli olarak 150.000 TRY olarak vergi denetim raporunda önerilecektir. XYZ A.Ş.’de çalışan mimar Bayan (A), boş vakitlerinde çeşitli mimarlık projeleri hazırlamış ve gelir elde etmiştir. Fakat Bayan (A), bu konuyla ilgili vergi dairesine mükellefiyet tesis ettirmemiş ve gelirlerini beyan etmemiştir. Vergi dairesi, çeşitli verilerle ve araştırmalarla Bayan (A)’nın serbest meslek faaliyetinden elde ettiği gelirini takdir etmiş ve 30.000 TRY gelir vergisi tarh etmiştir. 7524 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik nedeniyle, artık Bayan (A)’ya kesilecek ceza %50 artırımlı olarak hesaplanacak ve 45.000 TRY olacaktır. Usulsüzlük Cezaları (I. ve II. Derece Usulsüzlükler ve Özel Usulsüzlük Cezaları) 7524 sayılı Kanun ile 2024 yaz aylarında usulsüzlük cezalarının sistematiğinde de önemli değişiklikler yapıldı. 7524 sayılı Kanun öncesinde VUK’a bağlı tek cetvel mevcuttu ve I’inci ve II’nci derece usulsüzlük tutarları birlikte aynı cetvelde yer alıyordu. (556 seri no.lu VUK Genel Tebliği ile, sermaye şirketleri için nispeten düşük diyebileceğimiz 1.100 TRY I. derece usulsüzlük cezası 20.000 TRY’ye, 580 TRY II. derece usulsüzlük cezası da 10.000 TRY’ye çıkmıştı 2024 sonuna kadar uygulanmak üzere). 30 Aralık 2024 tarihli 32768 (2. mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 577 sıra no.lu VUK Genel Tebliği uyarınca bu tutarlar yine sermaye şirketleri açısından bakarsak, I. derece usulsüzlük cezalarında 28.000 TRY’ye, II. derece usulsüzlük cezalarında da 14.000 TRY’ye çıkmış oldu. Özel usulsüzlükler arasında en sık rastlanılan, en yaygın olarak şirketlerin gündemine gelen VUK md. 353’ün 1. ve 2. bentlerinde düzenlenen fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası ve ödeme kaydedici cihaz fişi, perakende satış fişi, sevk irsaliyesi, günlük müşteri listesi vb. belgelerin düzenlenmemesi, verilmemesi, alınmaması, kullanılmaması, gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi konusu ve aynı maddenin 6. bendinde düzenlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına uymama gibi cezaların en düşük tutarlarında da önemli artışlar yapıldı. 7524 sayılı Kanun’la getirilen en önemli değişiklik, özel usulsüzlük cezaları için 2. tespitten itibaren artan tutarda cezaların uygulanmasıdır. 577 sıra no.lu VUK Tebliği ile 01.01.2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aşağıdaki tutarların dikkate alınması gerekmektedir: VUK md.353/1. bent (fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası vb…) Bu belgelerin düzenlenmemesi, farklı tutara yer verilmesi, bu belgelerin verilmemesi, alınmaması durumunda bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine ----- bir takvim yılında ilk tespitte 14.000 TRY’den az olmayacak, sonraki tespitlerde ise Kanun’a eklenen 2 sayılı cetvelde yer alan tutarlardan aşağı olmayacak şekilde (2.tespitte asgari 28.000 TRY, 3. tespitte asgari 43.000 TRY, …) belgede yazılması gereken meblağın ya da meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 14.000.000 TRY’yi geçemeyecektir. VUK md.353/2. bent (ödeme kaydedici cihazlarla verilen fiş, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, giriş ve yolcu taşıma bileti vb..) Bu belgelerin düzenlenmemesi, bulundurulmaması, aslı ve örnekte farklı tutara yer verilmesi ----- her bir belge için bir takvim yılında ilk tespitte 14.000 TRY, sonraki tespitlerde ise Kanun’a eklene 2 sayılı cetvelde yer alan tutarlarda (2.tespitte 28.000 TRY, 3. tespitte 43.000 TRY, …) özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 1.400.000 TRY’yi, bir takvim yılı içinde ise 14.000.000 TRY’yi geçemeyecektir. Kanun’la 353’üncü maddenin hem 1., hem de 2. bendine şu ifade eklenmiştir: “Tek tespitte aynı neviden birden fazla belgenin düzenlenmediğinin tespit edilmesi durumunda her bir belge için ayrı ayrı ceza kesilir ancak bu tespit, bu bent uyarınca kesilecek ceza uygulamasında, Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tespit sayısının belirlenmesinde bir adet tespit olarak değerlendirilir.” Bir örnek üzerinden gitmek gerekirse burada söylenilmek istenen şudur: ABC A.Ş. nezdinde 2025 yılı Mart ayında yapılan bir denetimde 2 adet faturanın düzenlenmediği tespit edilmiştir. 1. fatura tutarı 80.000 TRY, 2. Fatura tutarı ise 180.000 TRY olduğu durumda, cezalar şöyle olacaktır: Fatura tutarının %10’u olan 8.000 TRY, VUK md.353/1. Bent’te ilk tespitte 14.000 TRY’den az olmamak diye belirtildiği için, ceza olarak 14.000 TRY uygulanacaktır. 2. fatura için ise fatura tutarının %10’u tutarında yani 18.000 TRY tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. 7524 sayılı Kanun ile önemli bir değişiklik de VUK 353’üncü maddenin 1. ve 2. bentlerinde öngörülen “belgelerin düzenlenmediğinin belgeleri almak zorunda olanlar/ belge muhteviyatı işlemin muhatapları tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce idareye bildirilmesi” durumudur. Bu durumda: Bu bentler kapsamındaki belgelerin düzenlenmediğinin belgeyi almak zorunda olanlar/ belge muhteviyatı işlemin muhatapları tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden 5 iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentlerde yer alan özel usulsüzlük cezaları 3 kat olarak uygulanır. Bu bentler kapsamındaki belgeler yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlenmesi halinde, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezaları 2 kat olarak uygulanır. Bu bentler kapsamındaki belgelerin yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlendiğinin belgeyi almak zorunda olanlar/ belge muhteviyatı işlemin muhatapları tarafından 5 iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, söz konusu belgeleri düzenleyenler adına bu bentte yer alan cezalar 6 kat olarak uygulanır. Şu noktayı da ekleyelim, maddede ilk bette “bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezasına tabi fiillerin, belgeleri almak zorunda olanlar tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirilmesi durumunda, alıcı adına özel usulsüzlük cezası kesilmez.” denilmektedir. Şirketlerin yine sık karşılaştığı cezalardan olan ve VUK md.353/6. bent’te yer alan muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uymamaya karşılık da 90.000 TRY özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Tek düzen hesap planına, muhasebe standartlarına uymamanın cezası da görüleceği üzere oldukça yüksek tutarlara ulaşmıştır.
- E-Defter 2025
GÜNCEL DEĞİŞİKLİKLER SONRASI E-DEFTER UYGULAMASI Bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olan mükellefler ile ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden mükellefler ile Vergi Usul Kanununun 172 ve 173 üncü maddeleri gereğince defter tutmakla yükümlü olan dernek ve vakıfların iktisadi işletmelerinden bilanço esasına göre defter tutanların e-Defter uygulamasına dâhil olmaları zorunludur. Diğer taraftan, söz konusu maddeler kapsamında defter tutma yükümlülüğü bulunmayan dernek, vakıf, sendika, oda, birlik, federasyon, konfederasyon gibi mükellefler ile kurumlar vergisinden muaf olan kooperatifler ve iflas kararının devamı müddetince iflas halinde olan mükelleflerin e-Defter uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunmamaktadır. e-Defter uygulamasına geçme zorunluluğu olduğu belirtilen mükellefler; tam bölünme, birleşme (devralma şeklinde birleşme ve yeni kuruluş şeklinde birleşme) veya tür (nev’i) değişikliğine gitmeleri halinde devrolunan veya birleşilen tüzel kişi mükellefler ile tam bölünme veya tür (nev’i) değişikliği sonucunda ortaya çıkan yeni tüzel kişi mükellefler elektronik defter uygulamasına geçmek zorundadır. Uygulamalara geçme süresi hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini izleyen ayın başından itibaren 3 ayı geçemez. E-Defter Uygulamasına Ne Zaman Geçmelidir? 1/1/2025 tarihinden (bu tarih dâhil) itibaren bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olan mükellefler ile bu tarihten itibaren ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden mükellefler 1/1/2025 tarihindeN itibaren (Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kendisine özel hesap dönemi tayin edilenler 2025 yılı içinde başlayan hesap dönemi başından itibaren), 1/1/2025 tarihinden itibaren yeni işe başlayan, yeniden işe başlayan, sınıf değiştiren, yeni bir mükellefiyete giren ve vergimuafiyeti kalkan mükelleflerden ihtiyari ya da zorunlu olarak bilanço esasına göre defter tutacaklar işe başlama, sınıf değiştirme, yeni mükellefiyete girme ve muaflıktan çıkma tarihinden itibaren, e-Defter uygulamasına dâhil olduktan sonra veya dâhil olmak zorundayken işi bırakıp daha sonra yeniden mükellefiyet tesis ettiren gerçek kişi mükellefler, bilanço esasına göre defter tutma yükümlülüğünün bulunması halinde, işe başladıkları tarih itibarıyla e-Defter uygulamasına geçmek zorundadır. E-Defter Uygulamasına Başvuru Süreleri? Hesap dönemi veya takvim yılı içerisinde de e-Defter tutmaya başlanabilir. E-Defter uygulamasına dâhil olan veya dâhil olmak zorunda olan bir gerçek kişi mükellefin ticaret şirketine dönüşmesi halinde, yeni kurulan ticaret şirketi de e-Defter uygulamasına dâhil olmak zorundadır. Uygulamaya dâhil olma süresi hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini takip eden ayın başından itibaren 3 ayı geçemez. E-Defter tutmaya Başlayanların Kağıt Defterleri İçin Kapanış Tasdiki Süresi Hesap dönemi veya takvim yılı içerisinde e-Defter tutmaya başlayanlar, başladıkları tarihi izleyen bir aylık süre içerisinde eski defterlerine kapanış tasdiki yaptıracaklardır. E-Defter Uygulamasının İstisnaları Nelerdir? Haklarında iflas kararı verilen mükelleflerin e-Defter hesapları, iflas idaresi/dairesinin talebine istinaden kapatılabilir. E-Defter hesapları kapatılan mükelleflerin defterleri kağıt ortamında tutulmaya devam edilir. Ancak İflas kararının kaldırılması halinde söz konusu mükellefler yeniden e-Defter uygulamasına geçmek zorundadır. Bu durumda uygulamaya geçme süresi hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini takip eden ayın başından itibaren 3 ayı geçemez. Hangi Defterler E-Defter Kapsamındadır? · Yevmiye Defteri · Defteri Kebir · Envanter Defteri (31.12.2024 tarihinde 32769 Sayılı Resmi Gazetenin yayımlanmasıyla envanter defterini ihtiyari bir şekilde e-Defter olarak tutabilirler.) E-Defter Uygulamasına Geçilmemesi Durumunda Ne Olur? e-Defter uygulamasına dâhil olmak zorunda olmasına rağmen uygulamaya dâhil olmayan mükelleflerin e-Defter hesapları, zorunluluğun başladığı tarih itibarıyla Başkanlık tarafından re’sen açılır ve durum mükellefe bildirilir. Bu bildirimin yapılmamış olması mükellefin e-Defter uygulamasına dâhil olma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu mükellefler, e-Defter uygulamasına dâhil olmaları gereken tarihten itibaren kağıt ortamında defter tutamazlar, kağıt ortamında tuttukları defterler hiç tutulmamış sayılır. Süresinde E-Defter Uygulamasına Geçilmemesi Durumunda Cezai İşlem Zorunluluk getirildiği halde e-Defter uygulamasına süresi içinde geçmeyen mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununda öngörülen cezai hükümler uygulanır. E-defter Uygulaması Başvuru Nasıl Yapılır? E-defter uygulamasına dahil olan mükelleflerin başvuruları aşağıdaki şekilde yapılabilir. Gerçek kişi mükelleflerin Nitelikli Elektronik Sertifika (NES) veya Mali Mühür ya da Dijital Vergi Dairesi veya e-Devlet Kapısı şifresi temin etmiş olmaları Tüzel kişi mükelleflerin Mali Mühür ya da Dijital Vergi Dairesi veya e-Devlet Kapısı şifresi temin etmiş olmaları Detaylı bilgi için Gelir İdaresi Başkanlığının yayımlamış olduğu başvuru rehberi: https://www.edefter.gov.tr/dosyalar/kilavuzlar/e-DefterElektronikBasvuruRehberi_V.1.1.pdf
- İndirilebilecek Giderler
TİCARİ KAZANCINDAN TESPİTİNDE İNDİRİLEBİLECEK GİDERLER Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesine göre, safi tutarı tespit edebilmek için, gayri safi hasılattan indirilebilecek giderler aşağıda sıralanmaktadır. A. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, ( Alkol, Sigara, özel harcamalar, işyeri üzerine kayıtlı olmayan araçların giderleri v.b. ticari faaliyet dışında kalan harcamalar kanunen kabul edilmeyen gider olmaktadır Bu sebeple muhasebe kaydı olarak işlenememekte olup Ticari Kazancın tespitinde gider olarak gösterilemez. ) B. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı ve demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası) C. İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar D. İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri E. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri F. İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar G. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar H. İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar İ. İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (İşverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve ücretle ilişkilendirilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.) J. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli. K.Yukarıda sayılan giderlere ek olarak, Bağ-Kur primlerinin de sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca vergi uygulamasında gider olarak gösterilebileceği hükme bağlandığından, ilgili dönemlere ilişkin olup, ödenmiş olması şartıyla beyan edilen ticari kazançla sınırlı olmak üzere söz konusu primler indirim konusu yapılabilecektir.
- KDV - 2 Tevkifat
KDV 2 Beyannamesi Nedir? KDV 2 Nasıl Verilir? KDV2 Nedir? Maliye Bakanlığı tarafından KDV tahsilatlarında zorluk yaşadığı saptanan sektörler için yürürlüğe girmiş olan KDV2 Beyannamesi, sadece tevkifat gerektiren işlemlerin olduğu dönemlerde beyan edilmektedir. Vergilerin devlet tarafından kontrol edilmesi, mevzuatsal sürdürülebilirliğin sağlanması açısından önem teşkil etmektedir. KDV'den farklı olarak KDV2, faaliyet gösteren işletmenin çalışma şekli, hangi ülkede bulunduğu, sermaye yapısı gibi etmenlere değişiklik göstermektedir. Maliye Bakanlığı, bu tip değişikliklerden etkilenmeden KDV vergilerini takip edebilmek için, KDV tutarının alıcı ve satıcı arasında tevkifatlı şekilde bölüştürüldüğü KDV2 uygulamasını yürürlüğe koymuştur. Öncelikle KDV(Katma Değer Vergisi), mal ve hizmet tahsilatı esnasında mal veya hizmeti teslim alan tarafın teslim eden tarafa ödediği vergi türüdür. KDV 2 ise Katma Değer Vergisi tahsilatında çeşitli sorunlar yaşayan sektörler için uygulanmaya başlanan bir Katma Değer Vergisi beyannamesidir. Bir tüketim vergisi olan KDV, farklı sektörlerde farklı oranlarda uygulanmaktadır. Fakat bazı durumlarda KDV ödemesini yapan taraf, KDV’yi ödememektedir. Böyle zamanlarda başkası yerine vergi ödeyecek olan sorumlu taraf, ödeyeceği Katma Değer Vergisi KDV 2 Beyannamesi ile ilan etmektedir. KDV 2 Nasıl Hesaplanır? Katma Değer Vergisi 1 nasıl hesaplanıyorsa Katma Değer Vergisi 2 de aynı şekilde hesaplamak mümkün. Tek fark, ödeme yükümlülüğünün değişmesi sebebiyle alıcı ve satıcı arasında bir düzenleme yapma gerekliliğidir. Bu sürecin ilerleme seyri, satıcı veya alıcının yurt dışında bulunmasına göre değişiklik gösterir. Bütün bu faktörler Katma Değer Vergisi 2 Beyannamesi formu aracılığıyla belirtilmektedir. Ödeme yükümlülüğünün paylaştırılma oranı ise verilen hizmete göre farklılık gösterebilmektedir. Bu oranlar yüzde 90 ve yüzde 10 arası değişir. Hızlı ve pratik KDV 2 hesaplaması için ilgili uygulamalardan yararlanabilirsiniz. KDV, temel olarak şu şekilde hesaplanır: Öncelikle KDV’sini alacağınız tutarı tespit edin. KDV’nin yasal oranları %1, %10 ve %20'dir. KDV’sini alacağınız tutarı, uygun KDV oranı ile çarparak KDV 2 hesaplamasını gerçekleştirebilirsiniz. Tevkifat Nedir? Tevkifat, tevkifata tabi işlemin yapıldığı dönemde vergi sorumlularına ait 2 No'lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmektedir. Tevkifat kapsamındaki işlemlere ilişkin KDV'nin beyan dönemi 3065 sayılı Kanunun 10. maddesine göre tespit edilmektedir. Tevkifat para konusunda kesintiler anlamına gelmektedir. Tevkifatlı fatura ise normal veya irsaliyeli faturadan farklı değildir. Tevkifatlı fatura ise fatura üzerindeki verginin alıcı ve satıcı arasında eşit şekilde paylaştırılmasıdır. Tevkifatlı fatura, normal ya da irsaliyeli faturayla aynı niteliklere sahiptir. Tevkifatlar kendi içinde Gelir Vergisi Tevkifatı ve KDV Tevkifatı olmak üzere ikiye ayrılır. Gelir vergisi yasasının 94. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen orana göre gelir vergisine kesinti uygulanır. Bu kesintiye gelir vergisi tevkifatı denir. KDV tevkifatı ise, mal alım satımı veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV nin, alıcılardan bazen tamamı bazen ise kanunda belirlenen oranda kesinti yapıldıktan sonra satıcıya değil de vergi dairesine ödenmesidir. KDV 2 Beyannamesi Ne Zaman Beyan Edilir? 2 No'lu KDV beyannamesi,1 No' lu beyannamede olduğu gibi, ilgili aydan bir sonraki ayın 25’ine kadar beyan edilmekte, en geç 26’ sında ise ödenmektedir. Bu tarih tatil günlerine denk geldiği takdirde ise bir sonraki iş gününe kalmaktadır. Hizmet işlemlerinde yaşanabilecek herhangi sorun tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir. Yaşanabilecek olası sorunlar: İşlem bedelinin ödenmemesi İşleme ait faturanın zamanında düzenlenmemesi Alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi KDV 2 Beyannamesi Nasıl Verilir? Genel bütçeli idareler dışındaki vergi mükellefleri tevkifatı yapılan vergiyi, 2 No'lu KDV Beyannamesi ile beyan ederler. KDV 1 ödemesi yapmamak bu duruma bir engel değildir. 2 No'lu beyanname yalnızca tevkifat gerektiren işlemlerin olduğu dönemlerde verilmektedir. Normal şartlarda ilgili mükellefler tevkifata tabi tutulan beyanda 1015B Beyanname kodlu KDV 2 Beyannamesini, gerçek usulde mükellefiyeti bulunmayanlar ise ilgili verginin beyanında 9015 Beyanname kodlu KDV 2 Beyannamesini kullanmaktadır. Genel bütçeli idareler beyanname vermemektedirler; doğrudan bunların muhasebe birimleri tarafından gelir olarak kaydedilmektedir. Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer aldığı üzere kurum ve kuruluşların tevkifat uygulaması dahilindeki alımlarına ait bedellerin, genel bütçe ödenekleri haricindeki bir kaynaktan karşılanması durumunda tevkif edilen KDV, ilgili idare, kurum ve kuruluşlar tarafından beyan edilip ödenmektedir. Banka Sigorta Muamele Vergisi mükelleflerinin, ilgili beyannameyi vergi dairesine vermeleri gerekmektedir. Bu vergi dairesi kurumlar vergisini ödedikleri vergi dairesi olmalıdır. Ancak, bankaların tevkif ettikleri vergiyi ödemeyi yapan şubeler aracılığıyla; şubelerin bağlı bulundukları vergi dairesine beyan edip de ödeyebilmektedirler. Bu tercihi yapmış bankalar, ilgili durumu bir dilekçe ile önceden genel müdürlüğün bağlı olduğu vergi dairesine yazılı şekilde bildirmelidirler. Bu bildirime ait yazının bir kopyası, genel müdürlükten şubelere gönderilir. Şubeler tarafından da kendi bağlı oldukları vergi dairelerine bildirildikten sonra, sorumlu sıfatıyla beyan, şubeler tarafından yapılmaya başlanılmaktadır. KDV 2 Beyannamesi Nasıl Düzenlenmelidir? Katma Değer Vergisi 2 Beyannamesi hazırlamak için GİB tarafından hazırlanan Katma Değer Vergisi formu eksiksiz bir şekilde doldurulmalıdır. Bu formu siyah veya mavi tükenmez kalem ile doldurabilirsiniz. Öte yandan bağlı olduğunuz vergi dairesine elden verebilmekle beraber e-Beyanname ile online olarak da hazırlayabilirsiniz. Katma Değer Vergisi 2 Beyannamesinin doldurma sürecine dikkat edilmelidir. Çünkü ödeme dağılımının doğru bir şekilde yapılması ve sürecin yasal açıdan işlemesi için oldukça önemlidir. Katma Değer Vergisi 2 Beyannamesi hem internet aracılığıyla hem de posta yoluyla oluşturulabilmektedir. Beyannamenin içeriğinde alıcı ve satıcıya ait bilgiler yer almalıdır. Diğer gerekli alanlar da eksiksiz bir şekilde girildikten sonra farklı bilgilerin girilmesi için belirlenmiş tabloların da doldurulması gerekmektedir. Bu tablolara istenen bilgilerin eksiksiz girilmesi gerekmektedir. Bilgiler bu beyannamede eksiksiz ve doğru bir şekilde girildiği müddetçe olumlu sonuçlanması da bir o kadar olasıdır. Bilgiler doldurulduktan sonra internet üzerinden veya posta yoluyla vergi dairesine direkt teslim edilebilmektedir. KDV 2 Beyannamesi Ne Zaman Ödenmeli? Katma Değer Vergisi 2 Beyannamesi, bu işlemin gerçekleştiği aydan bir sonraki ayın 26’sına kadar beyan edilir. Ödemesi de aynı şekilde ayın 26’sına kadar yapılabilmektedir. Bu zamanları atlamamak için GİB vergi takvimini kontrol edebilirsiniz.
- KDVİadesi
KDV İadesi Nedir? KDV İadesi Nasıl Alınır? KDV(Katma Değer Vergisi), ülkemizde mal veya hizmet alımları sırasında mal veya hizmeti teslim alanın teslim edene ödediği tüketim vergisidir. Katma Değer Vergisi’nin içinde barındırdığı indirim mekanizması ve mahsubun, satış yapılan son tüketicinin dışında kalan kişilerin üzerinde verginin kalmamasını KDV iadesi sağlar. KDV’nin yüklendiği taraf, hizmet ya da malı satın alan son tüketicidir. KDV iadesi bazı durumlarda geçerli değildir çünkü bazı faaliyet türlerinin satışında KDV uygulanmaz veya çok düşük bir oranda uygulanır. Bu durumda satıcılar, kendinden önceki aşamada meydana gelen alım-satım işleminde KDV’yi yansıtmamaktadır. Böylece vergi, satıcıların üzerinde kalır. Diğer yandan, alıcılar bazı durumlarda yasal yükümlülükler nedeniyle KDV’nin bir bölümünü ödemek zorunda değildir. Bu durumda verginin vergi dairesine yatırılması gerekir. İşte, bu gibi durumlarda KDV iadesi gerçekleştirilir. KDV iadesinin, ticari olayın meydana geldiği yılın sonuna kadar kullanılabilmesi için yasa değişikliği yapılmış ve 01.01.2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. KDV İadesi Nedir? KDV'nin tanımını yaptık, ancak özellikle yurtdışına ürün ve hizmet ihraç eden işletmeler tarafından merak edilen kdv iadesi ise, 3065 sayılı kanunda belirtildiği üzere ödenmiş olan KDV'nin geri iadesini sağlayan bir düzenlemedir. KDV iadesi, işletmelerin almış oldukları ürün ve hizmetlerin, belirli şartlar sağlandıktan sonra bu işletmelere geri ödenmesi sürecidir. Genellikle ürettikleri ürünleri ihrac eden işletmeler, satışlarını ilgili vergi usul kanunlarına uygun gerçekleştirmeleri durumunda kdv iadesi alabilmektedirler. Kimler KDV İadesi Alır? Mal veya hizmet ihracatı yapan kurum ve kişiler, KDV iadesi alabilir. Mal veya hizmetlerin yurt dışı için satışı, kanuna uygun bir şekilde gerçekleştirilerek KDV alabilmeleri sağlanır. Maliye Bakanlığı, bazı özel durumlarda vergi alacaklarını garanti altına almak için vergi mükelleflerine KDV kesintisi yapma hakkı vermiştir. Bu kişi ya da kurumlar, yapılan kesintinin miktarını, tüm gerekli dosya ve evrakları tamamlamaları halinde vergi dairesi üzerinden KDV iadesi talebinde bulunabilir. KDV İadesi Ne Zaman Talep Edilir? KDV iadesinin, ticari olayın gerçekleştiği yılın sonuna kadar kullanılabilme hakkı vardır. 01.01.2019 yılı itibariyle yürürlüğe giren yasaya göre, bu tarihten sonra oluşan işlemlerde tam istisnadan kaynaklanacak KDV iade alacakları, bu istisna durumunun gerçekleştiği yılı izleyen yılbaşı itibariyle 2 yıl süresince iade talep dilekçesi verilerek gereklik işi ya da kurumlarca talep edilmelidir. Bu süre içinde KDV iade talebi gerçekleştirilmezse zaman aşımı söz konusu olur. KDV iade talebi, internet üzerinden yapılacaksa İnternet Vergi Dairesi üzerinden kullanıcı kodu ve şifre girişiyle bu mümkündür. Sisteme giriş yapıldığında işlem seçenekleri arasında KDV iade talebi listelerini gönderme işlemi de bulunur. KDV İadesi Nasıl Hesaplanır? KDV iadesini bir örnekle açıklayacak olursak; bir işletme, sunduğu hizmet ya da ürettiği mal satın aldığı bir hammaddeye %20 KDV ödüyor fakat sattığı ürün ya da hizmeti %1 KDV ile satıyorsa, başlangıçtaki KDV miktarını son tüketiciden alamıyor demektir. Böyle bir durumda, ödemiş olduğu KDV’nin iadesini talep edebilir. KDV İadesi Hangi Durumlarda Gerçekleşir? KDV iadesi her sektörü kapsamaz. KDV iadesinden yaralanabilecek işlemlerin bazıları Mal ya da hizmet ihracatı Havalimanları ve gemi limanlarında gerçekleştirilen hizmetler Hava limanları ve gemi limanları inşası, yenilenmesi ve genişletilmesi Petrol arama faaliyetleri Platin, gümüş ve altın arama ve zenginleştirme faaliyetleri Ulusal güvenlikle ilgili hizmetler ve teslimler Kızılay’a yapılan teslim ve hizmetler ile bu derneğin teslim ver hizmetleri İhtisas veya ticaret borsaları aracılığı ile yapılacak olan; ürün senetlerinin ilk teslim işlemi İşyeri ve konutların ilk teslimi Bakanlık tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine; bu ürünlerin içeriğinde yer alan hammaddelerin teslimi İhraç ürünleri taşıyan motorlu araçların mazot alımları Türkiye üzerinden ya da Türkiye ile yabancı ülkelerarasında yapılan taşımacılık faaliyetleri Büyükelçilik ve konsolosluk gibi diplomatik temsilciliklere yapılacak teslim ve hizmetler Yabancı devletlerin diplomatik temsilcilik veya konsolosluk çalışanları ile uluslararası kuruluş çalışanlarına yapılan teslimlerve hizmetler Yurtiçi teslimleri KDV’den istisna olan ithal mallar Gümrük vergisinden muaf ya da müstesna olan mallar Engellilerin kullanımına mahsus motorlu araç ve gereçler Uluslararası kuruluşlar ve bu kuruluşlara bağlı fon, program ve temsilciliklere yapılan teslim ve hizmetler Teknoloji geliştirme bölgelerinde verilen teslim ve hizmetler İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi kapsamında yapılacak olan teslim ve hizmetler KDV İadesi İçin Gerekli Evraklar Nelerdir? KDV iadesi işlemlerikapsamında, her bir iade talebi için farklı belgeler talep edilir.3065 sayılı kanunun öngördüğü iade talebi belgeleri aşağıdaki gibidir: 11. maddeye göre iade talebi evrakları; İade talep dilekçesi, Gümrük beyannamesi, Satış ve hizmet faturalarına ait liste, Yüklenen Katma Değer Vergisi listesi, İhracatın gerçekleştirildiği dönemin indirilecek KDVlistesi, İadesi kabul edilen KDV hesaplama tablosu. 13. maddeye göre iade talebi evrakları; İade talep dilekçesi, İade hakkı doğuran işleme ait yüklenen KDV listesi, İstisnaların beyan edildiği döneme ait indirilecek KDVlistesi, Satış faturaları listesi, İade talep edilen KDV hesaplama tablosu, Vergi dairesinden alınan istisna belgesi örneği 29. maddeye göre iade talebi evrakları; İade talep dilekçesi, Yıllık iade tutarına ilişkin tablo, Yıl içinde mahsup edilen, tutarları aylık olarak verilen detaylı bir tablo, İndirimli orana tabi işlem yapıldığı sene, söz konusu işlemlerin alış ve satış faturalarının benzerleri ve listesi şeklindedir. KDV İadesi İndirimi Nedir? KDV Kanunu’nun 11, 13, 14 ve 15.maddeleri uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen KDV, Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre iade olunur. Bakanlar Kurulunca vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin iade edilmesi gerekir. %1 ve %8 orana tabi mal ve hizmet satan işletmeler, indirimli orana tabi teslimleri nedeniyle KDV iadesi alabilirler.
- ACCOUNTING VS AUDITING
ACCOUNTING VS AUDITING Accounting is the process of keeping updatedrecords of each financial transaction. On the other hand, auditing refers to the analysis and evaluation of financial statements created during accounting. This is done to check whether or not the statements are accurate. In auditing, there are steps taken to determine whether the statements have been prepared according to law. Read and know all about accounting vs. auditing. Different Types of Accounting: At a Glance Accounting is of various types. Each kind of accounting is focused on a specific aspect. Financial Accounting Here, financial transactions for any business are recorded, analysed, and reported. Tax Accounting It is involved with tax matters for individuals or businesses. These include preparing tax statements, paying taxes, and filing tax returns. Management Accounting It is also known as managerial accounting. Managers use it to get an in-depth idea about financial data. They can present financial records in a very sensible way, which helps in decision-making processes driven by data. Cost Accounting Cost Accounting is about analysing a company’s cost structure, which includes the costs of services, goods, or other expenses involved with a business. Social Responsibility Accounting It is involved with the costs related to any business’s social or environmental welfare efforts. Accounting Vs. Auditing: Top Differences These are some of the top differences between accounting and auditing: Documentation Generally, accounting involves financial statement preparation and current financial transactions. Auditing, on the other hand, is concerned with the final financial statements assessment. Consultation Accountants often provide clients with data-driven advice about improving their financial position, while auditors only report on the accuracy and compliance of the financial data. Deliverables Accountants can deliver critical financial statements, such as balance sheets or income statements. Only an audit report is offered by auditors. Accounts Accountants make financial accounts for business entities and are involved with accounts in progress at each developmental stage. However, auditors focus on only final accounts. Reporting Accountants must send reports to clients or employers, whereas auditors must submit audit reports to legal entities or shareholders. Payment Accountants generally work for companies and draw a regular salary. An auditor works for an external agency and is paid a fee after audit preparation. Scope The employer or client determines the scope of accounting. The law determines the scope of auditing. Employment While most accountants work for a particular company, an auditor can work for many companies for auditing purposes. Frequency of Work While accounting is a constant practice, auditing is conducted as required periodically. Conclusion Accounting and auditing offer various benefits. Both roles are essential for managing risks, improving transparency, and making data-based decisions. With a top online coaching centre, you can get the best study preparation for accounting and auditing. Although accountants and auditors share some job functions, their roles are distinct in that an accountant records and keeps track of all business transactions, whereas an editor reviews them to examine their accuracy.In this article, we explore the differences and similarities between auditors and accountants, . Accountants are responsible for preparing financial documents, monitoring day-to-day bookkeeping for a firm's operations, and/or preparing and filing tax forms. Auditors verify the accuracy of financial statements and tax filings and may search for clues as to why some figures don't quite add up. Audits are overwhelming. The process is complicated and getting started can feel impossible. But that challenge will be worth it when you gain confidence that your security program is designed to keep your organization secure and compliant. The three main types of audits are external audits, internal audits, and Internal Revenue Service audits. External audits are commonly performed by Certified Public Accounting (CPA) firms and result in an auditor's opinion which is included in the audit report. Auditors review the financial reporting after an accountant's work is complete. Auditors ensure that the financial statements accountants prepare, especially annual ones for public companies, comply with generally accepted accounting principles (GAAP) All four companies provide audit, assurance, consulting, financial advisory, risk management, and tax compliance services.
- Muhasebe Denetimi İç Kontrol İlişkisi
Muhasebe, bir işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerindeki mali nitelikteki bilgileri kayıt, sınıflandırma, özetleme, analiz etme ve yorumlama gibi fonksiyonlar ile takip eden bilimsel bir sistemdir. Vergi, devletin egemenlik hakkına dayanarak, kamu hizmetlerinin finansmanında kullanılmak üzere, gerçek ve tüzel kişilerden, ödeme güçlerine göre, karşılıksız ve zorunlu olarak alınan, parasal meblağlardır. İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim, kurumun risk yönetimi, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkililiğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistematik ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurum hedeflerinin gerçekleştirilmesine yardımcı olur. İç denetim bir kurum ya da organizasyonda yürütülen faaliyet iş ve işlemlerin yönetimden farklı ve tarafsız bir gözle değerlendirilmesi olarak da özetlenebilir. İç kontrol kurumun hedeflerine ulaşması için makul güvence sağlamak üzere tasarlanmış olan bir sistemdir. Bu sistemin en iyi bilinen modeli olan Comittee of Sponsoring Organizations (COSO) çerçevesinde iç kontrol; kurumdaki iş ve eylemlerin mevzuata uygunluğunu, mali ve yönetsel raporlamanın güvenilirliğini, faaliyetlerin etkililiği ve etkinliği ile varlıkların korunmasını sağlamayı amaçlar. Amaç ve hedeflerin gerçekleşmesini olumsuz etkileyebileceği değerlendirilen olay veya durumlar risk, amaç ve hedefler üzerinde olumlu etkide bulunabileceği değerlendirilen olay veya durumlar ise fırsat olarak tanımlanır. Gerçekleşme olasılığı olan ve gerçekleştiğinde idarenin amaç ve hedeflerine ulaşmasını etkileyebileceği değerlendirilen olay ya da durumların tanımlanması, değerlendirilmesi ve bunlara uygun cevapların verilmesi ile bu temelde yürütülen tüm faaliyetler Risk Yönetiminin konusunu oluşturur. Risk yönetimi; risk stratejisinin belirlenmesi, risklerin tespit edilmesi, değerlendirilmesi, risklere cevap verilmesi, risklerin gözden geçirilmesi ve raporlanması aşamalarını kapsar. Risk yönetiminin idarenin tamamında aynı tutarlılıkta uygulanması gerekir ki, bu da “Kurumsal Risk Yönetimi” kavramını ortaya çıkarmaktadır. Kurumsal risk yönetimi, idarenin tamamını içine alan bir süreç olup, risk yönetim süreçlerinin bir bütün olarak görülmesini ve yönetilmesini sağlar.